İçeriğe geç

Ay: Ocak 2018

Merhaba, dünyama hoş geldin!

Kategori: 🖤

Kendimi bildim bileli yazmak hayatımın bir parçası. Yazdıklarımı paylaşma cesareti bulmam yıllar alsa da artık buradayım… Umarım ben de senin dünyana hoş gelirim ve bu sayfa aracılığı ile bir bağ kurabiliriz. 

Hani filmlerde bir daktilo üzerinde büyülü biçimde gidip gelen eller vardır ve o ellere eşlik eden müzik gibi bir tıkırtı. Sonra tıkırtı durur, ellerden biri kâğıdı daktilodan çekip çıkarır, buruşturur ve yere atar. Tıkırtı, buruşturma, atma eylemleri kendini defalarca tekrar eder. Günün sonunda geride yorgun ama kendini ve yazısını tamamlamaktan memnun bir yazar, işini sabırla yapmaktan gurur duyan bir daktilo ve yerde, buradan sonra nereye gideceklerine dair meraklı bir yığın kâğıt topu kalır. İşte bu sahne benim erken çocukluk anılarımın çok önemli bir parçası. O eller babama ait, daktilo sesi hala en sevdiğim müziklerden ve meraklı kâğıt topları ilk arkadaşlarımdan.

Yas Tutabilmenin Dayanılmaz Hafifliği

Kategori: 🖤

Hayatımın ilk büyük kaybını yaşadığımda henüz on bir yaşındaydım. Babam bir gün vardı ve ertesi gün yoktu. Babam, sadece babam da değildi üstelik. Kendimi yanında “tuhaf” hissetmediğim bir yetişkindi, belki de tek yetişkin. Yaptığım, söylediğim her şeyi anlardı hatta desteklerdi. Kafamdaki farklı sesleri, yer karolarında gördüğüm desenleri, iskambil kağıtlarından kurduğum alternatif evrenleri dünyanın en mantıklı şeylerini anlatıyormuşum gibi dinlerdi. Çünkü benden daha tuhaftı…

Babamı kaybettiğimde bana hayatın zor olduğu söylendi, elden gelen bir şey olmadığı. En zor durumda bile olgun olmam öğütlendi, dik durmam ve hayatıma devam etmem. Ben diğer çocuklar gibi değildim, akıllı ve güçlüydüm. Acılara takılmak zayıfların işiydi. Bana bunları söyleyenler aslında beni koruma niyetinde olsalar da ben çocuk aklımla şunu öğrendim; “olgun, güçlü olduğum, hayatta dik durduğum müddetçe kabul edilir ve sevilirim.” Bu nedenle yas tutmanın ve kırılganlığın gücünü es geçtim yıllarca. Gerçekten coşku duyabilmek, kalbinden gülebilmek için yeri geldiğinde üzüntünün, acının, korkunun, umutsuzluğun içinde kalmak gerektiğini neredeyse kırk yaşıma kadar bilemedim.

Babamın öldüğünü öğrendikten birkaç saat sonra oyun oynuyordum kuzenlerimle. Birkaç gün sonra yeni bir okula başladım. Benden beklendiği gibi hep başarılı, güçlü ve olgun oldum. Örnek gösterildim, ödüllendirildim, alkışlandım. Öğretmenlerim, aile büyüklerim, arkadaşlarım tarafından kabul edildim. Sevildim… Ama o kişi tamamen ben miydim?.. 

Brecht, İpler ve Ben

Kategori: 🖤

Kopmuş ip bağlanabilir
Yeniden eklense de birbirine
Parçalıdır
Belki yine karşılaşabiliriz
Ama beni terkettiğin yerde
Bir daha bulamazsın
                                    Bertold Brecht (çev.Turgay Fişekçi)

Bu şiiri ilk okuduğumda sanırım lise yıllarımın başındaydım. Beni bu şiirle ve Brecht ile tanıştıran genç adama hayrandım. Farklı okullarda okuyor, farklı yakalarda yaşıyorduk. O yılların teknoloji kısıtlı dünyasında görüşme imkânımız azdı. Birbirimize uzun mektuplar yazar, bu mektuplar aracılığı ile hayatlarımızı paylaşırdık. Nadiren buluştuğumuz zamanlarda ise sahafları gezer, film festivaline gider, okuduğumuz kitaplardan bahsederdik.

Birkaç hafta önce bir gece Brecht okumak isteyip kütüphanemden bir kitabı çektiğimde, o kitabı o genç adam ile birlikte aldığımız günü hatırladım. Birbirimizi yirmi yıldan uzun süredir görmedik ve Facebook doğum günü kutlaması standardı dışında da görüşmedik. Bununla birlikte benim için aramızdaki o bağ hala duruyordu, o kitapta, Brecht’te, Woody Allen filmlerinde…

Bazı insanlar var ki her gün görsek de bir türlü yaklaşamıyoruz, yakınlaşamıyoruz onlara ve bazıları var ki yıllar sonra karşılaşsak, nerede kaldıysak oradan devam ediyoruz hiç uzaklaşmamış gibi. Kimileriyle hiç bağlanamıyoruz. Birbirimize kısa-uzun-sıkı ya da bol geliyoruz. Kimileriyle de zamana ve mekâna rağmen hiç kopmuyor iplerimiz, sadece esniyor.

Bazen bir ipin kopma noktasına geldiğini son anda fark ediyoruz ve hatta koptuktan sonra. Bazılarını vazgeçip bırakıyoruz kopunca, bazılarını onarmaya çalışıyoruz. Tekrar tekrar aynı yerden bağlamayı deniyoruz. Her bağladığımızda bağlantı yeri biraz daha belirginleşiyor, ip giderek kısalıyor. İlişkiler gitgide o dar alanda sıkışıyor.