Kendimi bildim bileli yazmak hayatımın bir parçası. Yazdıklarımı paylaşma cesareti bulmam yıllar alsa da artık buradayım… Umarım ben de senin dünyana hoş gelirim ve bu sayfa aracılığı ile bir bağ kurabiliriz.
Hani filmlerde bir daktilo üzerinde büyülü biçimde gidip gelen eller vardır ve o ellere eşlik eden müzik gibi bir tıkırtı. Sonra tıkırtı durur, ellerden biri kâğıdı daktilodan çekip çıkarır, buruşturur ve yere atar. Tıkırtı, buruşturma, atma eylemleri kendini defalarca tekrar eder. Günün sonunda geride yorgun ama kendini ve yazısını tamamlamaktan memnun bir yazar, işini sabırla yapmaktan gurur duyan bir daktilo ve yerde, buradan sonra nereye gideceklerine dair meraklı bir yığın kâğıt topu kalır. İşte bu sahne benim erken çocukluk anılarımın çok önemli bir parçası. O eller babama ait, daktilo sesi hala en sevdiğim müziklerden ve meraklı kâğıt topları ilk arkadaşlarımdan.
Şimdi ben bir klavyede yazıyorum, tıkırtı bir müzik yaratacak kadar çekici değil ve oğluma arkadaşlık edebilecek kâğıt topları yok. Ancak yazma ile kurduğum ilişkiye dair duygularım aynı; yazarken içimi kaplayan sıcaklık, yazının nereye doğru akacağına dair merak ve heyecan, en son nokta ile gelen sessiz tamamlanmışlık. Derin, tertemiz bir nefes… İçimdeki albüme yerleştirilmeye hak kazanan büyülü bir “an” …
Sayfanın adına “Köklere Dönüş” dedim çünkü fark ettim ki bugüne kadar merak ettiğim, tutkuyla peşinden gittiğim, öğrenmeye, anlamaya, paylaşmaya, çoğaltmaya çabaladığım her şey, insanı insan yapan köklerin bir parçası. Kendi köklerime dönüş niyetiyle bir yolda ilerlerken, deneyimlediklerimi seninle de paylaşmak istiyorum.
Harikalar Diyarı’ndaki Alice gibi, bazen kahvaltıdan önce altı imkânsız şeye inanıyorum. Bu altı imkânsız şeyin benim köklere dönüş yolculuğumda kılavuzum olduklarına inanıyorum. İmkânsız şeylere inanan insan sayısı arttıkça, imkansızların mümkün olacağına inanıyorum. Paylaşılan yasların hafifleyeceğine, kutlamaların çoğalacağına inanıyorum.
Aslında ben her gün kahvaltıdan önce bu altı imkânsız şeye inanıyorum: Düşe, tutkuya, hayata, sanata, aşka ve barışa…
Benimle birlikte inanmayı denemek istersen, buralardayım.
Sevgiyle,
İmge
Mükemmel bir iyimserlik,derin bir duygusallık.Ne güzel yaşama böyle bakabilmek!
Çok teşekkür ederim. Hoş geldiniz 🙂
Çok güzel, cesur bir iş yapmışsın İmge. Seni gönülden tebrik ediyorum. Bir çok kişinin ilham perisi olacağından eminim. Bu da yaptığını senin dışına taşırıyacak, daha da büyütetecek..Sevgiler.
Desteğin için çok teşekkür ederim Bora, minnettarım. Umarım aldığım ilhamın bir kısmını başkalarına yayabilirim. Daha ne isterim 🙂 Sevgiler
Imge’cim ne harika olmus yazilarina can vermen… Heyecanla takipteyim💚
Elifcim, çok teşekkürler canım.