Bir arkadaşımla bugün öğlen yemek yemek üzere sözleşmiştik iki hafta önce. Epeydir görüşememiş, haberleşememiştik. Onu özlemiştim ve buluşmak için heyecanlıydım. Dün, yemeği teyit etmek, saat ve yer kararlaştırmak için ona bir mesaj attım. Mesajıma gece geç saatte yanıt geldi. Çok yoğun olduğunu, gece o saatte hala çalıştığını yazmıştı. Yemek için de bu sabah haberleşmemizi önermişti. Mesajımı geç yanıtladığı için “kusura bakma lütfen” yazmıştı. Ben de “kusurluk bir şey yok” diye yanıt verdim. Bugün saat öğlene yaklaşırken işle ilgili bazı konular nedeniyle bugün buluşmanın onun için imkânsız olduğunu söyledi. Ben de “Anladım canım.” dedim. “Kolay gelsin.”
Zaten evdeydim, böylece kendime ayıracak zamanım olmuştu, bir kahve koyup Dr. House’u izlemeye başladım kaldığım yerden. Fakat bir süre sonra -sanırım House’un da üzerimde bıraktığı etkiyle- kalbimde bir sızı hissettim. Kâğıt kesiği gibi küçücük, belli belirsiz ama kesildiği yerden tüm bedenime yayılan bir sızı. Hani her değdiğinde aynı yerden tekrar tekrar acır ya, tam öyle…