İçeriğe geç

Kabul… Mü???

Kategori: 🖤

Kollarımın arasında hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Küçücük bir serçe gibi, titrek, savunmasız o anda. Konuşmaya, bir şey anlatmaya çalışıyor ama kelimeler çıkmıyor boğazından. Sımsıkı sarılıyorum, seviyorum, öpüyorum. Yavaş yavaş çözülüyor. Daha sakin anlatmaya başlıyor. Kalbi çok kırılmış, haksızlığa uğradığını düşünmüş, çaresizlik içindeymiş. Anlatması bitince duyduklarımı tekrarediyorum. “Doğru anlayabildim mi seni?” diyorum. Başını “evet” anlamında sallayıp yine ağlamaya başlıyor. Yine sarılıyorum. Bu sefer iç çekmiyor.

Tekrar durduğunda “Şimdi tüm bunları duyunca bana ne oldu bilmek ister misin?” diyorum. “Çok isterim.” diyor. Ne hissettiğimi, neye ihtiyaç duyduğumu anlatıyorum. Onu anlamak, dünyasını bilmek benim için çok önemli ve bazen elimden bir şey gelmiyor durumu değiştirecek. Ben de çok üzgünüm, çaresizim ve bunlara rağmen hep onun yanındayım. Mevcudu değiştirme gücüm olmasa da dinleyecek, anlamaya çalışacak yerim var ve elimden ne gelir, nasıl destekleyebilirim diye bakmak isterim her zaman. Ben kendimi anlattıktan sonra başını kaldırıp ağlamaktan parlamış gözlerini gözlerime dikiyor. “Şimdi nasılsın?” diyorum. “Tüm bunları anlattığım için çok rahatladım.” diyor. “Çok teşekkür ederim anne.” 

O, “Çok teşekkür ederim anne.” cümlesi kalbimde tekrar tekrar yankılanıyor. O anda tüm bedenimden bir şefkat dalgası geçiyor. O dalga gözyaşlarına dönüşüp içimden çıkıyor, yanaklarımdan süzülüyor. Şimdi küçük kolları ile o bana sarılıyor. O anda çok mutluyum. Sonra oturup bu durum içim neler yapabiliriz diye konuşuyoruz birlikte. Bazı fikirler geliştiriyoruz. Uykuya daldığımızda ikimiz de huzurluyuz. Tüm bunlar geçen hafta oluyor.

Oğlum on yaşında. Ve küçük dünyasında kendine göre kocaman dertleri var. Hepimizin olduğu gibi. Anne olarak o dertleri çözmeye değil o dünyada ne olduğuna odaklandığımda o geceki gibi mucize anları yaşıyoruz. Ben onun dünyasına ziyarete gidip o dünyadaki tüm canavarlara rağmen bir süre orada durabildiğimde oğlumu da kendi dünyama davet edebiliyorum. Birbirimizi daha iyi tanıyor, anlıyor ve aramızdaki duygusal bağı iyice güçlendiriyoruz böylece.

Elleri ellerimin arasında sessizce ağlıyor. Bir serçe gibi, titrek, savunmasız o anda. Yavaş yavaş konuşuyor. Temasımı hiç kesmiyorum, sadece duruyor, dinliyor, tekrar ediyorum duyduklarımı. Yavaş yavaş rahatlıyor. Çözüm önerileri düşünmeye başlıyor. “Çok teşekkür ederim İmge, minnettarım.” diyor. Ben yine aynı şefkat dalgası ile eşlik ediyorum bu cümleye. Bu da bu birkaç gün önce bir arkadaşımla oluyor. Ve ben görüyorum ki yetişkinler de çocuklarla aynı şeyi özlüyor; dertlerinin çözülmesini değil görülmeyi, duyulmayı, anlaşılmayı…

Çoğumuzun temel ihtiyacı aynı: Kabul! Olduğumuz gibi görülmek, duyulmak, anlaşılmak, sevilmek… Birileri küçük ama dev dünyamıza ziyarete gelsin, orada tüm aydınlık ve karanlığı ile ne yaşanıyor görsün ve tüm bunları bilerek hayatımızda olmaya devam etsin istiyoruz.

Kendi dünyamız karışmışken başka dünyalara çekilmek, akıl almak, tavsiye duymak kendimiz olarak kabul edilmediğimizi hissettiriyor bize. Alınıyor, üzülüyor, öfkeleniyor, utanıyoruz. Bizi kendimize rağmen yaşamaya götürecek tercihler yapıyoruz kabul uğruna. Kabul edilmediğimiz ilişkilerde ya hiç açmıyoruz dünyamızın kapılarını ya sadece turistik yerleri gezdiriyoruz.

Bir insana verilebilecek en büyük armağanlardan birinin onu her haliyle kabul etmek olduğunu deneyimliyorum bu günlerde. “-mış gibi” ya da şartlı değil, gerçekten kabul edildiğim ilişkileri özlüyor; koşulsuz kabulü bulduğum ilişkilere gözüm gibi bakmaya çalışıyor, hayatımdaki kabul dozunu artırmaya çalışıyorum.

Belki de hayatın en önemli armağanlarından birinin kabul olduğunu düşünüyorum bu günlerde.  Bu armağanı alabilmek ve verebilmek için de bir soru soruyorum kendime.  Şu anda mutfağımda ve kalbimde bu soru yankılanıyor “Ben insanları ne kadar ve nasıl kabul edebiliyorum?”

İzlenesi: Forrest Gump

Dinlenesi: True Colors – Ane Brun

Bakılası: Christian Shole

KaydetKaydet

4 Yorum

  1. Ahmet Can
    Ahmet Can

    Güzel bir anlatım……Teşekkür ederim. Belkide her kişi kendinden bir şeyler buluyor.İzninle Facebookta paylaşacağım.

    Mayıs 3, 2018
    |Cevapla
    • imgekiner
      imgekiner

      Ben çok teşekkür ederim desteğin için. Çok memnun olurum paylaşırsan. Sevgiler

      Mayıs 3, 2018
      |Cevapla
  2. Özlem Uçak
    Özlem Uçak

    İmge,yazını okudum hoşuma gitti…Sayende şi ile tanışmıştım şimdi yıllık egitimim bitmek üzere…Tabii bu yüzden dilin yakın geldi…Güzel kalbin için teşekkürler…

    Mayıs 2, 2018
    |Cevapla
    • imgekiner
      imgekiner

      Özlemcim, çok mutlu etti geribildirimin beni. Çok sevgiler

      Mayıs 2, 2018
      |Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir