İçeriğe geç

Kurttan Kaçarken

Kategori: 🖤

Bir süredir yazamıyorum. Öyle “yaratıcı tıkanma” gibi şekilli sebeplerden bile değil üstelik. Bildiğiniz düz, sıradan yoğunluktan! Son birkaç hafta günün nasıl başlayıp nasıl bittiğini bile anlayamadığım bir tempo içindeyim. Bir yerden bir yere gidiyor, yapılacak bir işin yanına daha tik atıyor, yanına tik atamadıklarıma bakıp derin bir “offf” çekiyorum. Sanki yapılacak işler listem hiç kısalmıyor…

Bu aralar yaptıklarımın büyük kısmının hayatımın “kariyer” alanında yığıldığını fark ediyorum. Atölyeler yapıyor, yenilerini hazırlıyor, alanımda kendimi geliştirmek için okuyor, eğitimler alıyor, iş ortaklarımla ve ekip arkadaşlarımla toplantılar yapıyorum. İş dışında da ancak oğlum ile oynamaya, sohbet etmeye yetiyor vakit.

Aslında yukarıda saydığım tüm aktiviteleri tek tek çok seviyorum. “Birinden vaz geç!” deseniz hiçbiri vazgeçmek isteyeceğim şeyler değil. Yaptığım her şeyi aşkla yapsam da gün bittiğinde bir eksiklik, bir tamamlanmamışlık hissediyorum. Çünkü hayatımdaki çok önemli bir insanı, yani kendimi ihmal ediyorum. İş ve ilişki kaplarımı dolu tutmaya gayret etsem de bir kabım boşalıyor: “BEN Kabı”!

Ben ki kendimi gayet iyi tanıyor ve hayatımın düzenini ancak iş-ilişkiler ve ben arasındaki dengeyle sağlayabildiğimi çok net biliyorum, buna rağmen nasıl olup da bu dengeyi hala bu kadar kaçırabildiğimi merak ediyorum. Neyse ki bu başıma ilk defa gelmediği için takip edeceğim ip uçlarını biliyorum.

Hayatımın ağırlığını işe verdiğim dönemler içimdeki kaçağın başının altından çıkıyor genelde. Kendimle yüzleşmekten çekindiğim, yüzleşirsem soracağım sorulardan endişelendiğim, sorarsam bulacağım yanıtlarla nasıl baş edeceğimi bilemediğim zamanlarda en kolay olanı seçiyor ve daha yoğun çalışıyorum. Çünkü iş; sürekli işlek olduğundan bir dakika bile dikkatini başka yöne çeviremeyeceğin bir yol ve aynı zamanda toplum tarafından da en kabul edilebilir kaçış.

Bu seçimin doğal sonucu olarak kendime durup düşünme alanları yaratmadığım için, bugünlerde neden kaçtığımı gerçekten bilmiyorum. Ancak içimdeki tamamlanmamışlıktan, uzun zamandır yaz-a-mamaktan, kendimle sessiz kaldığım anların azalmasından hareketle, bir şeylerden kaçtığımın da son derece farkındayım.

Bunu fark ettiğimde, içimdeki küçük kaçak kızdan dolayı suçluluk duymak, ondan utanmak yerine ona şefkat göstermeyi ve onu kocaman kucaklamayı tercih ediyorum. “Büyükannenin evine gidip kurtla karşılaşmaya henüz hazır değilsen, yolda oyalanmak için azıcık çiçek toplamak iyidir.” diyorum ona. Diğer taraftan da yolun yavaş ya da hızlı her türlü aynı yere çıkacağının, o karşılaşmanın içimdeki küçük kızı biraz daha olgunlaştıracağının güveni içindeyim.

Neticede, zaman zaman kaçmak iyidir! Kendinden kaçmayı hayat tarzı haline getirmeyeceksen, akışa bırakmayı sorumluluk almamak ile karıştırmayacaksan, yollarda kaybolup kendi yolunu unutmayacaksan ve bir gün o kapıdan girip arkasında bekleyen kurtla karşılaşacaksan.

Yapılacak işler listem hala maddelerle dolu olsa da bu yazıyı yazmakla bir “ben” zamanı yaratmış oldum. Hala yavaşlama, kendimle kalma ve yüzleşme yerinde değilim. Yine de kabımı azıcık doldurdum. Buna da şükür!

Kurtla buluştuğumda belki onu da yazarım.

İzlenesi: Doctor Strange

Dinlenesi: Ausencia – Cesaria Evora & Goran Bregovic

Bakılası: Christo Salgado & Kat Philbin

KaydetKaydet

KaydetKaydet

KaydetKaydet

2 Yorum

  1. Ece
    Ece

    Şimdi bu yazın biryerlerden bana çok fena dokundu. Nelerden kaçıyor, saklanıyor ve de öteliyorum acaba? Biliyorum da galiba, tek ihtiyaç birax cesaret galiba.

    Nisan 10, 2018
    |Cevapla
    • imgekiner
      imgekiner

      Sen dönüp bakmak istediğin zaman destek için buradayım 🧡

      Nisan 10, 2018
      |Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir